17 Ekim 2008 Cuma

Mısır’da Hüsnü Mübarek İktidarının 28. Yıldönümü : Mısır Demokrasinin Neresinde?




Serpil Açıkalın
15 Ekim 2008, Çarşamba

Enver Sedat’ın El-Cihad örgütü tarafından öldürülmesinden sekiz gün sonra, 14 Ekim 1981’de, Hüsnü Mübarek’in Devlet Başkanlığına atanmasının ardından tam 27 yıl geçti. 27 yılın sonra Mısır, bugünlerde hala ifade özgürlüğü davalarıyla meşgul. Hapiste pek çok gazeteci, akademisyen ve düşünür bulunmakta. Bir çok dava da hala sürmekte.

Mübarek, “geleceğimizin en iyi garantisi demokrasidir ”[1] açıklamalarıyla iktidara gelişinin ilk yıllarında kendisini demokrasinin savunucusu olarak göstermişti. Bu açıklamalar Mısır’da ve tüm dünyada Mısır konusunda iyimser bir havaya neden olmuştu. Ancak aradan geçen yıllar boyunca ülkede yaşanan demokrasi ihlalleri, fakirlik, olağanüstü hal kanunu, yolsuzluklar, ülkedeki radikal İslamcı hareketler ve ard arda çöken binalar Mısır gündemini işgal etti.

Mübarek’in ‘kalbi durana kadar’ iktidarda kalacağına dair yaptığı açıklamalar bir yana, ülkede Batılı anlamda ideal bir demokrasinin olmadığı halk ile yapılan en sıradan diyaloglarda dahi açığa çıkmaktadır. Örneğin bir kitapçıya girerek “Mısır-Demokrasi ilişkisi konusunda bir kitap arıyorum” dediğinizde “Mısır’da demokrasi yok ki” şeklinde bir cevap alınabilir. Ya da muhalif bir arkadaşınız Mübarek’in 1984 yılında Meclis’te yaptığı işareti göstererek, “o zaman bize sadece iki dönem iktidarda kalacağına dair söz vermişti ama beşinci döneminde ve hala ülkeyi yönetiyor” diyebilir. Ayrıca Mısır’da demokrasi ile ilgili internetten yaptığınız aramalar neticesinde ülkedeki demokrasi ve seçimlerle ilgili yapılan espirilerin fazlalığının dikkat çekici ölçüde olduğu da görülecektir.[2] 2005 seçimleri sonrası Mübarek’in en güçlü rakibi olan dönemin Gad(yarın anlamındadır) Partisi Başkanı Dr. Ayman Nur da dahil olmak üzere, Mısır’da halen hapiste yatan demokrasi mağduru yüzlerce kişi vardır.
Demokrasi ve insan ihlallerinden bazılarına yakından bakacak olursak, ilk akla gelen kişi şüphesiz ki Ayman Nur’dur. Nur’un, 2005 seçimlerinde resmi olarak % 7 oy aldığı açıklansa da aslında bağımsız kaynaklarca Hüsnü Mübarek karşınındaki en güçlü rakip olarak %13 oranında oy aldığı iddia edilmişti. Seçimlerde evrakta sahtecilik yaptığı suçlamaları ile hapse atılan Nur, beş yıllık hapis cezasının sona ermesini beklerken gazetelere ve yabancı liderlere hapisten mektuplar göndermeye devam ediyor. Sağlık durumu da zaman zaman kötüleşen Nur, Mübarek’ten sağlık şartları nedeniyle af istemesine rağmen bu talebi de kabul edilmedi.

Diğer isimler arasında, son haftalarda hakkındaki dava ile gündeme gelen İbrahim İsa yer almaktadır. 2007 yılının Ağustos ayında internet ve SMS mesajları ile Başkan Mübarek’in sağlığının kötüye gittiği, sağlık problemleri nedeniyle olayları hatırlayamadığı ve hatta öldüğü yönündeki söylentiler yayılmıştı. Bu söylentilerin ardından, özellikle muhalif yönleriyle öne çıkan bağımsız gazetelerde bu durumu haber yapan editörler hakkında davalar açıldı. Ayrıca medyada yapılan yorumlar neticesinde yabancı yatırımcıların yatırımlarını borsadan çekerek 350 milyon dolardan fazla kayıp yaşandığı da öne sürüldü. Bu editörler arasında en popüler olan yazar ise Mübarek karşıtı söylemlerini her yazısında ortaya koyan El-Düstur gazetesi editörü ve baş yazarı İbrahim İsa oldu. Mübarek’in komada olduğu yönündeki haberleri Mübarek’e yakın sağlık ekibine dayandırarak veren İsa, Mısır Ceza Kanununun 188. Maddesi gereği ‘toplumun huzurunu ve ulusal istikrarı bozucu yanlış bilgi vermekten’ altı ay hapis cezasına çarptırıldı. Alınan karar sonrası temyize gidildi ve 28 Eylül 2008 tarihinde, 2007 yılından beri bekletilmekte olan davada başlangıçta verilen altı aylık hapis cezası iki aya indirildi. Daha sonra Mübarek tarafından hapis cezasının affedildiği İsa'ya İçişleri Bakanlığı tarafından iletildi. Af kararı sonrası Devlet Başkanlığı Sözcüsü Süleyman Avad tarafından afla ilgili yapılan açıklamada Mübarek’in, ‘Fikir, ifade ve basın özgürlüğü konusundaki endişeleri ve devlet ile hiçbir Mısır vatandaşı arasında tartışmaya girilmemesi amacıyla’ bu af kararının çıkarıldığı ifade edildi. İsa, af sonrası yaptığı değerlendirmede aftan dolayı memnun olduğunu, ancak muhalif ysönünün devam edeceğini açıkladı.

Bu tarz davaların Mısır’ın uluslararası imajına zarar verdiğinin farkında olan hükümet, Mısır Basın Sendikası Başkanı Makram Muhammed Ahmed’in de söylediği gibi ‘akıllıca bir adım’ atmıştır denilebilir.

Bugünlerde ise Mısır’da başka bir basın davası gündemi meşgul etmekte. Muhalif gazete El-Fecr (şafak anlamındadır) tarafından El-Ezher Şeyhi Muhammed Seyyid Tantavi’nin Papa XVI. Benedikt’i ziyareti sonrasında gazetede yayınlanan ‘Büyük Vatikan Şeyhi’ yazısı ve kendisini Papa kıyafetleriyle gösteren resimlerin ardından Tantavi tarafından açılan dava sonuçlanmıştır. Buna göre gazete yazarı Muhammed el-Baz ve gazete editörü Adil Hammuda hakkında 80.000’er Mısır Poundu[3] para cezası ödemeleri kararlaştırılmıştır. Bu noktada hatırlatmak gerekir ki, Tantavi Mısır toplumun tarafından hükümetin temsilcisi olarak görülmekte ve verdiği fetvalar Mübarek hükümetinin görüşleri olarak algılanmaktadır.

Rejimle ilgili yaptığı eleştiriler nedeniyle hakkkında davalar açılan diğer bir isim ise İbni Haldun Araştırma Merkezinin Başkanı olan sosyolog Prof. Dr. Saadeddin İbrahim’dir. İbrahim özellikle yabancı basında Mısır’daki anti-demokratik uygulamaları Batı dünyasına aktaran ve bu uygulamalardan dolayı Amerikan yardımlarının kesilmesi gerektiğini söyleyen bir isim olarak tanımlanmaktadır. Kendisi hakkında da 2000 yılından itibaren devam eden davalar vardır. Özellikle yabancı basında yayınlanan yazıları nedeniyle Mısır’ın imajını kötü yansıttığı iddia edilen Saadeddin İbrahim de iki yıllık hapis cezasına çarptırılmıştı. 13 Ekim'de görülen davada İbrahim’in mahkemesi 8 Aralık 2008 tarihine ertelendi.

Yukarıda sayılan örnekler Mısır’da yaşanan davaların uluslararası basına en fazla yansıyanları olmakla birlikte, internet üzerinden açılan bloglar vasıtasıyla hükümet aleyhinde yazılan yazılar hakkındaki davalar ve hemen her gün Müslüman Kardeşler üyesi olan öğrenci ve işadamlarına yönelik tutuklamalar devam etmektedir.

Mısır, Mübarek’in iktidardaki 28. yıl dönümü haftasında, basın ve akademik özgürlükleri tartışmakta ve muhalif yönleriyle tanınan gazeteciler adına açılan davalar ve davalar sonucu verilen cezalar uluslararası gündeme yansımaktadır. Her ne kadar El-Düstur gazetesi editörü ve başyazarı İbrahim İsa hakkında geçtiğimiz günlerde af kararı çıkarılmış olsada Mısır kanunları bu haliyle kaldığı sürece ülkede yaşanan basın özgürlüğü tartışmalarının da devam edeceği açıktır.




[1] Maye Kassem, Egyptian Politics, London: Lynne Rienner Publishers, 2004, s.26.
[2] Aslında bu örnekler ülkede demokrasinin belli ölçülerde var olduğunun da göstergesidir.
[3] 1 Dolar yaklaşık 5,5 Mısır Poundu’dur.


Serpil Açıkalın
USAK-Ortadoğu Araştırmaları Merkezi
sacikalin8@gmail.com
15 Ekim 2008, Çarşamba

Hiç yorum yok: