29 Mayıs 2008 Perşembe

Mısır'da Fakirlik ve Sokaklara Yansıması



Mısır'da Fakirlik ve Sokaklara Yansıması
Serpil AÇIKALIN, USAK


Fakirlik kavramı, fakirlik oranının tespitinde araştırma yapan kurum / kişilerin kullandığı farklı metodolojiler nedeniyle, farklı şekillerde tanımlanmakta ve aynı dönem ve topluluk için dahi araştırmalarda ulaşılan sonuçlar büyük farklılıklar gösterebilmektedir. Fakirlik indekslerinde tanımlanan mallar için tüketim seviyeleri kullanılırken, subjektif fakirlik tanımlamalarında görüşülen bireylere sorulan sorular sonucu alınan yanıtlar önem arz etmektedir.

Bireylerin temel fiziksel, insani ve sosyal kaynaklara ulaşabilmesi fakirlik araştırmalarında kullanılan önemli verilerdir. Ekonomik varlıklar ele alındığında ekilebilir alanların var olması, temiz suya ulaşım, verimli işlerde çalışma şansını yakalayabilmek, fiziksel ve finansal sermayenin var olması; insani varlıklar ele alındığında iyi bir eğitime ve sağlıklı bir yaşama sahip olmak; sosyal varlıklar ele alındığında ise halka sunulan hizmetlerin kalitesi, toplumda var olan bilgi akışı ve sosyal destek sistemlerinin var olması [1] fakirlik düzeyinin ölçülmesinde göz önünde tutulan temel göstergelerdir. Ancak tüm bu veriler bir yana, özellikle yeterli yaşam alanlarının ve iklim koşullarının nispeten yetersiz olduğu Mısır gibi ülkelerde “insan” kavramının üzerinde tekrar düşünülmesi ve bunun ülke için en önemli “kaynak” olduğunun unutulmaması gerekir.

Tüm yaklaşım farklılıklarını göz önünde tutmakla birlikte, dünya çapında büyük sıkıntılara yol açan gıda krizinin de etkisiyle Mısır’da son dönemde yaşanan enflasyon artışının toplumda uyandırdığı rahatsızlık giderek artmaktadır. Karşılaştığım akademisyenler, Yukarı ve Aşağı Mısır’da görme şansını bulduğum köyler, kasabalar ve halkla yaptığım kişisel görüşmeler sonucu daha fazla hissedilmeye başlanan fakirliğin toplumdaki kıvılcımlanmaları artırması dikkat çekici düzeydedir. CAPMAS (Mısır İstatistik ve Kamu Mobilizasyonu Merkezi) tarafından 2008 Mart ayında enflasyon oranı % 15.8 olarak açıklanmıştır. Ocak 2008’de açıklanan enflasyon oranı ise % 11,5 idi. Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (UNWFP)’nın açıklamasına göre ise bu yılın başından itibaren gıda ve hizmet fiyatları Mısır’da % 50 oranında artmıştır. Sokakta konuştuğunuz herhangi bir Mısırlı, son aylarda un, pirinç, şeker ve yağ gibi temel ihtiyaç maddelerinde gerçekleşen fiyat artışları nedeniyle artan rahatsızlığını şikayet konusu etmekte ve mesela 6 Mısır Pound’undan 10 Mısır Pound’una yükselen yağ fiyatları nedeniyle ne kadar zor durumda kaldığını dillendirmektedir.
Mısır’da 1970’lerden itibaren Enver Sedat tarafından uygulanmaya başlanan İnfitah politikaları sayesinde artan ekonomik liberalleşmenin toplumda hala açık olmayan etkileri mevcuttur. Bu dönemde Nasır zamanında yaşanan millileştirme politikalarının aksine; devletin rolünün azaltılmış, özel sektör ve yabancı sermaye teşvik edilmiştir. Türkiye de dahil pek çok gelişmekte olan ülkede uygulanan ithal ikameci politikaların globalleşen dünyada yerini liberalleşmeye bırakması sonucu, ekonomik büyümede ve iş olanaklarında görülen artışa rağmen yeniden dağıtımı yapılmayan gelir ve zenginlik, 1980’lerden itibaren toplumda zengin ve fakir kesim arasındaki farkın giderek artması sonucunu doğurmuştur.

Mısır’da yaşayan sıradan bir yabancı için en çok dikkat çeken, ülkedeki genel fakirlik ve sınıflar arası uçurumun ne kadar derin olduğudur. Dünya Bankası verilerine göre fakirlik oranının % 40’larda olduğu Mısır’da son dönemde gazetelere yansıyan ve gündemde önemli bir yer tutan konu, beledi ekmek (köy ekmeği) almak için saatlerce fırınların önünde bekleyen insanların çokluğudur. 80 milyona yaklaşan nüfusa sahip olan Mısır’da, toplam 23.664 adet fırının 17.002’si devlet tarafından sübvanse edilen ekmeği satmaktadır. Yıllık 14 milyon tonluk buğday tüketimi yapılan ülkede tüketimin yarısı ithal edilmektedir. Buğday ithalatının en fazla yapıldığı ülke olan Amerika’yı Rusya, Fransa, Kazakistan, Arjantin ve Avustralya gibi ülkeler takip etmektedir.[2] Beledi ekmek fiyatı 5 Plasta iken sıradan bir ekmeğin fiyatının 30-60 Plasta civarında olması halkın devlet tarafından ucuz un sağlanarak daha düşük fiyata ekmek satan fırınların önünde neredeyse ölüme varan bir izdiham yaratmasına neden olmaktadır.[3] Son üç ayda ülkede ekmek yüzünden yaşanan izdihamlar sonucu ölen insan sayısı 11’i bulmuştur. Ayrıca devlet tarafından sübvanse edilen indirimli unun bazı fırın sahipleri tarafından kara borsada satılması sonucu yetersiz olan ucuz ekmeğin üretimi daha da düşmektedir. Devlet tarafından işletilen fırınlara 50 kilosu 8 Mısır Pound’una satılan indirimli un, kara borsada fırıncılar tarafından bir çuvalı 200 Mısır Pound’undan alıcı bulabilmektedir ve fırıncılar bu durumu düşük gelirlerine bağlayarak açıklamaktadır.[4]

Son yıllarda Hükümet tarafından yapılan ekonomik reformlar kapsamında vergilerde ve gümrüklerde yapılan düzenlemeler, ihracatı ve gerek iç, gerekse dış yatırımı teşvik edici uygulamalar ve Körfez ülkelerinde artan petrol gelirlerinin Avrupa ve Amerika yerine bölgede kalarak Mısır gibi ülkelerde yatırıma dönüşmesi sonucu geçen yıl Mısır’da % 7,2’lik ekonomik büyüme gerçekleşmiştir. Ancak sokaktaki insanın günlük hayatına yeterince yansımayan ekonomik refah ülkedeki en yaygın sorulardan bir tanesi haline dönüşmüştür. Hızlı büyümeye karşın devam eden fakirliğin başlıca nedenleri artan nüfus ve işsizliktir. Toplumda en zor durumda yaşayanlar devlet dairelerinde ortalama 200 ila 500 Mısır Pound’u arasında maaşla çalışan kişilerdir. Geçmişte uygulanan üniversite mezunlarına devlet kurumlarında iş garantisi politikasının artık uygulanmıyor olması ve devlet kurumlarında maaşların çok düşük olması üniversitede okuyan gençlerin özel sektöre yönelmesine neden olmaktadır. Ancak yetersiz olan iş imkanları nedeniyle özel kurumlarda iş bulmak giderek zorlaşmaktadır. CAPMAS tarafından yapılan araştırmaya göre 2006 yılında yaşları 15 ile 64 arasında değişen çalışabilir iş gücü 22.878.100 kişi iken işsiz sayısı 2.434.300 kişidir. Bunun yanı sıra dünya piyasalarında son iki yıl içinde % 143 oranında artan buğday fiyatı, % 101 oranında artan mısır fiyatı ve % 44’lük artış gösteren yağ fiyatları temel ihtiyaç maddelerinde yaşanan sıkıntıyı üst düzeye çıkartmıştır. 2005 yılı Dünya Bankası verilerine göre, nüfusun % 40’ı yıllık 1854 Mısır Poundu (günlük 5 Mısır Poundu - ortalama 1 $-) olan fakirlik sınırının altında yaşamakta ve nüfusun % 10’luk bölümü günlük 2,7 Mısır Poundu ile hayatını devam ettirmektedir.

18 Mart Doktorlar Günü dolayısıyla Doktorlar Sendikası tarafından yapılan gösteride de ortak şikayet konusu düşük olan doktor ücretleri olmuştur. Gösteri sırasında 3 yıldır doktorluk yapan bir kişi 225 Mısır Pound’u olan maaşı dolayısıyla şikayet etmiştir.[5] Aynı şekilde maaşlarından memnun olmayan akademisyenler tarafından zaman zaman gösteriler düzenlemektedir. Son aylarda gündemi fazlasıyla meşgul eden fiyat artışları ve ülkede yaşanan fakirlik nedeniyle 6 Nisan Pazar günü yapılacağı söylenen ve günler öncesinden cep telefonlarına gönderilen mesajlar ve internet aracılığıyla yayılan iş bırakma eylemi ve yasadışı gösteri, Tahrir Meydanı, Abbasiye ve Roxy gibi merkezlerde konuşlandırılan polisler ve Başbakan Ahmet Nazif’in bir gün önceki uyarısı nedeniyle istenilen yankıyı uyandıramamış olsa da; Nil Deltası’nda bulunan Mahalle El-Kübra’da aynı gün ve takip eden gün yapılan gösterilerde bir kişi hayatını kaybetmiştir. Bu tarihte Mısır halkının caddeleri boşaltmış olmasının gerçekten evde oturma yönündeki çağrıya olumlu bir cevap mı yoksa yaşanması muhtemel olan bir karmaşaya karışmamak için mi olduğu ise hala tartışmalıdır. 4 Mayısta yapılması için çağrıda bulunulan ancak katılımın çok az olduğu gösterinin ertesi günü ise kamu çalışanlarına yapılacak olan % 30’luk maaş artışını karşılamak için meclisten geçirilen benzin fiyatlarına yapılan % 35’lik zam da toplum nezdinde rahatsızlığa neden olmuştur.

Mısır’da yaşanan ekmek ve gıda sıkıntısı bu yıl gösterime giren Tabbak El-Reis (Başkanın Aşçısı) isimli filme de konu olmuştur. Pek çok Mısırlının yediği beledi ekmek, filmde bakanlara sunulmakta ve ekmekten çıkan taşlar nedeniyle yenilememektedir. Filmde gösterilen sahnelere benzer bir şekilde kalitesi ve besin değeri düşük olan beledi ekmeğe son dönemde yaşanan fiyat artışları nedeniyle talep daha da artmıştır.

Kendi içinde yaşandığında aslında çok da farkına varılmayan fakirliğin yaralayıcı olmaya başladığı nokta gelir seviyesi yüksek olan kesim ile karşılaşıldığı andır. Aşağı Mısır’da yaşayan insanlarla konuştuğunuzda, Yukarı Mısır’la karşılaştırıldığında görece daha az fakir olmasına rağmen, yakınlarında yaşanan lüks hayatın varlığı nedeniyle kendilerini Yukarı Mısır’dan daha yaygın bir şekilde fakir olarak tanımlamaktadırlar.[6] Kahire şehir merkezinde Zemalik, Mühendisin veya Heliopolis benzeri lüks semtlerin hemen yakınında yaşayan fakir çoğunluk son dönemde artan enflasyon oranları nedeniyle fakirliklerinin daha da fazla farkındadır. Özellikle Körfez ülkelerinde yaşanan ekonomik refahın Mısır’da yaşanmıyor olması ve son aylarda yaşanan ekonomik sıkıntılar, yaygın kanaat olan fakirin gün geçtikçe daha da fakirleşmesi ve zenginin daha da zenginleşmesi söylemini Mısır'da haklı çıkartmaktadır.



[1] Ragui Assaad ve Malak Rouchdy, Poverty and Poverty Alleviation Strategies in Egypt, The American University in Cario Press, s.4
[2] Egypt Today, Waiting For Aish,, Mayıs 2008
[3] Al Ahram Weekly, 13-19 Mart 2008
[4] Daily News, 12-13 Nisan 2008
[5] Al Ahram Weekly, 20-26 Mart 2008
[6] Ülkenin güneyinde Giza’dan Asyut’a kadar olan bölge Sudan’dan doğan Nil Nehri’nin akış yönü dolayısıyla Yukarı Mısır olarak adlandırılmaktadır. Kahire’den başlayarak ülkenin kuzey bölgesini içine alan bölge ise Aşağı Mısır olarak adlandırılır.


30 Mayıs 2008, Cuma
Serpil AÇIKALIN, USAK Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi



Mısır İzlenimleri




Mısır İzlenimleri
Serpil AÇIKALIN, Kahire
24 Mart 2008

Binbir Gece Masalları`nda “Kahire’yi görmeyen, dünyayı görmüş sayılmaz” denilir. Tarih boyunca Asurlular, Babiller, Persler, Makedonlar, Yunanlılar, Romalılar, Araplar, Türkler, Fransızlar ve İngilizler tarafından işgal edilen Mısır`da birkaç hafta kalarak yorum yapmak, belki de bu ülkeye yapılacak en büyük haksızlık. Mısır’ı tanıyabilmek için aylarca ve hatta yıllarca burada yaşamak gerekiyor. Zaten Mısır`a ilk geldiğinizde size yapılan uyarılardan bir tanesi de “Nil’in suyundan bir defa içen buradan gidemezmiş” şeklinde. Ben de bu geleneğe uyarak gezi teorilerimi ve Ortadoğu nasıl çalışılır yaklaşımlarını cebime koyuyorum ve burada daha fazla nasıl kalabilirim şeklinde düşünmeye başlıyorum.

%95'i çöl olan Mısır’a gündüz gelenler için ülkenin uçaktan görünümü bir çölden farksız, ancak gece gelenler için ülkeyi saran ışıklardan etkilenmemek mümkün değil. Dünyanın en kalabalık şehirlerinden biri olan Kahire'nin resmi rakamlara göre 16 milyon olan nufusu gün içinde 20 milyonu aşıyor. 1987 yılında hizmete giren Metro, bu şehir için Nil Nehri’nden sonra gelen en büyük nimet denilebilir. Metronun içine girdiğinizde istasyonlar için verilen isimler dikkatinizi çekiyor. Nasır durağından Sedat’a geçerken 50’lerin ve 60’ların yükselen milliyetçiliğini, 1967 savaşı sonrasında gelen istifayı ve sonrasında sokağa dökülen Mısır halkını hatırlıyorsunuz. Sedat durağında hatırladığınız 1979 Camp David anlaşması ve ardından gelen suikast. Saad Zaglul, Muhammed Necib ve Mübarek de duraklara verilen diğer lider isimleri. Devrim sonrası liderlerini unutmayan Mısır halkı, geçmişinde de çok büyük liderler gördü. Bunlardan bir kaçı Tutankamon, Ramses, Ptolemi, Kleopatra, Selahattin Eyyübi ve Mehmed Ali Paşa. Kral Faruk ise hanedanın unutulmak istenircesine çok az dillendirilen ülkedeki son temsilcisi. İster istemez aklınıza takılan soru, istasyonlardan birine verilecek yeni isim ne olacak şeklinde. Çünkü Hüsnü Mübarek sonrası yeni cumhurbaşkanının ismi, muhtemelen metrodaki duraklardan birine verilecek.

Metroda dikkat çeken noktalardan bir diğeri ise Es-Seyyidat Fakad (sadece kadınlar için) yazan vagonlar. Anayasasında İslam’ın ülkenin resmi dini olarak tanımlandığı Mısır’da, Müslüman kadınların neredeyse tamamı hicab veya nikab kullanıyor. Otobüste ya da metroda birinin sesli olarak Kuran okuması ise burada çok sıradan bir durum.

Piramitleri, Kahire Müzesini ve Şarm El Şeyh gibi turistik mekanları gezmek için gelerek büyük otobüsleriyle şehrin sokaklarını gezen turistlerden farklı olarak, bu şehirde yaşamak insanları tanımanın en iyi yolu. Kahire Üniversitesi’nde yapılan gösteriler ve mikrobasta yolculuk yaparken şahit olduğunuz bir siyasi tartışma sonrası Ortadoğu demokrasilerini tanıyabilir; Ramses durağında Hasan El Benna’nın öldürüldüğü mekanın karşısında mikrobas beklerken tarihe kısa bir yolculuk yapabilir; Kahire Operası'nda Rigoletto’yu izlerken 1869 yılına uzanarak Hidiv İsmail tarafından Süveyş Kanalı’nın açılışı için düzenlenen asrın kutlamasını hayal edebilirsiniz.

Mısır halkı özellikle Tahrir Meydanı gibi Kahire’nin önemli merkezlerinde sabahlara kadar sokaklarda. Mart ayında sıcaklığın 38 dereceyi bulduğu Kahire’de hayat gece başlıyor. Nil’in kenarındaki büyük otellerin ışıltısı ve sokaklardaki aydınlık, tüm zorluklarına rağmen bu ülkeyi sevmek icin yeterli bir sebep. Türkiye’den farklı olarak Mısır’da Cuma günleri resmi tatil ve Pazar günleri devlet dairelerinin açık olması şaşırılacak bir durum değil. Mısır’da bulunduğunuz süre içinde bürokratik işlemleriniz süresince bukra inşallah (yarın inşallah) sözcüklerini duymaya hazırlıklı olmalısınız. Devlet dairelerinde gereğinden fazla çalışan kişi sayısı, yetersiz bilgisayarlar nedeniyle isminizin dosyalar arasında dakikalarca aranması ve yavaş hareket eden insanlar arasında imza için koşturmanız, Türkiye’de yıllarca yaşanan problemleri hatırlatıyor. Ancak bürokrasideki bu yavaşlık trafikte tam tersi bir hal alıyor ve karşıdan karşıya geçmek dahi bir mücadeleye dönüşebiliyor. Kahire caddelerinde kuralsız bir şekilde araba kullanan sürücüler için yollar bir pistten farksız. Metro’ya ve mikrobasa binerken ve hatta inerken yaşanan karmaşayı tanımlayan en iyi kelime ise ‘hurra’. İçinde bulunduğunuz otobüs birden geri geri gidebilir ve mikrobasın 17 yaşındaki şoförü akan trafikte ters yönde ilerleyerek size ufak çaplı bir heyecan yaşatabilir. Trafik ışıklarının çok yaygın olmadığı ülkede aslında düzensizlik içinde var olan bir düzen var. Mısır'a ilk geldiğinizde gördüğünüz her şeyi eleştirebilirsiniz, ancak bu ülkede yaşamak istiyorsanız bu ‘düzenin’ parçası olmak zorundasınız.

Ancak her şeye rağmen sıradan bir Mısırlı için Kahire hala dünyanın merkezi ve trafik keşmekeşinden bir an olsun uzaklaşmanın en iyi yolu, otellerin ve gazinoların etrafını sardığı Nil’i gece ışıkları arasında seyretmek. Gelecek yazılarda siyasi ve ekonomik durumuna da değineceğimiz Mısır, tarihi ve siyaseti birlikte yaşayabileceğiniz bir ülke. Bir zamanlar Araplar için dünyanın annesi sayılan Kahire ise tüm zorluklarına rağmen Ortadoğu’yu kendine meslek edinen herkes için görülmesi şart olan yerlerden bir tanesi.

Serpil AÇIKALIN, Kahire

sacikalin8@gmail.com
24 Mart 2008, Pazartesi