29 Mayıs 2008 Perşembe

Mısır İzlenimleri




Mısır İzlenimleri
Serpil AÇIKALIN, Kahire
24 Mart 2008

Binbir Gece Masalları`nda “Kahire’yi görmeyen, dünyayı görmüş sayılmaz” denilir. Tarih boyunca Asurlular, Babiller, Persler, Makedonlar, Yunanlılar, Romalılar, Araplar, Türkler, Fransızlar ve İngilizler tarafından işgal edilen Mısır`da birkaç hafta kalarak yorum yapmak, belki de bu ülkeye yapılacak en büyük haksızlık. Mısır’ı tanıyabilmek için aylarca ve hatta yıllarca burada yaşamak gerekiyor. Zaten Mısır`a ilk geldiğinizde size yapılan uyarılardan bir tanesi de “Nil’in suyundan bir defa içen buradan gidemezmiş” şeklinde. Ben de bu geleneğe uyarak gezi teorilerimi ve Ortadoğu nasıl çalışılır yaklaşımlarını cebime koyuyorum ve burada daha fazla nasıl kalabilirim şeklinde düşünmeye başlıyorum.

%95'i çöl olan Mısır’a gündüz gelenler için ülkenin uçaktan görünümü bir çölden farksız, ancak gece gelenler için ülkeyi saran ışıklardan etkilenmemek mümkün değil. Dünyanın en kalabalık şehirlerinden biri olan Kahire'nin resmi rakamlara göre 16 milyon olan nufusu gün içinde 20 milyonu aşıyor. 1987 yılında hizmete giren Metro, bu şehir için Nil Nehri’nden sonra gelen en büyük nimet denilebilir. Metronun içine girdiğinizde istasyonlar için verilen isimler dikkatinizi çekiyor. Nasır durağından Sedat’a geçerken 50’lerin ve 60’ların yükselen milliyetçiliğini, 1967 savaşı sonrasında gelen istifayı ve sonrasında sokağa dökülen Mısır halkını hatırlıyorsunuz. Sedat durağında hatırladığınız 1979 Camp David anlaşması ve ardından gelen suikast. Saad Zaglul, Muhammed Necib ve Mübarek de duraklara verilen diğer lider isimleri. Devrim sonrası liderlerini unutmayan Mısır halkı, geçmişinde de çok büyük liderler gördü. Bunlardan bir kaçı Tutankamon, Ramses, Ptolemi, Kleopatra, Selahattin Eyyübi ve Mehmed Ali Paşa. Kral Faruk ise hanedanın unutulmak istenircesine çok az dillendirilen ülkedeki son temsilcisi. İster istemez aklınıza takılan soru, istasyonlardan birine verilecek yeni isim ne olacak şeklinde. Çünkü Hüsnü Mübarek sonrası yeni cumhurbaşkanının ismi, muhtemelen metrodaki duraklardan birine verilecek.

Metroda dikkat çeken noktalardan bir diğeri ise Es-Seyyidat Fakad (sadece kadınlar için) yazan vagonlar. Anayasasında İslam’ın ülkenin resmi dini olarak tanımlandığı Mısır’da, Müslüman kadınların neredeyse tamamı hicab veya nikab kullanıyor. Otobüste ya da metroda birinin sesli olarak Kuran okuması ise burada çok sıradan bir durum.

Piramitleri, Kahire Müzesini ve Şarm El Şeyh gibi turistik mekanları gezmek için gelerek büyük otobüsleriyle şehrin sokaklarını gezen turistlerden farklı olarak, bu şehirde yaşamak insanları tanımanın en iyi yolu. Kahire Üniversitesi’nde yapılan gösteriler ve mikrobasta yolculuk yaparken şahit olduğunuz bir siyasi tartışma sonrası Ortadoğu demokrasilerini tanıyabilir; Ramses durağında Hasan El Benna’nın öldürüldüğü mekanın karşısında mikrobas beklerken tarihe kısa bir yolculuk yapabilir; Kahire Operası'nda Rigoletto’yu izlerken 1869 yılına uzanarak Hidiv İsmail tarafından Süveyş Kanalı’nın açılışı için düzenlenen asrın kutlamasını hayal edebilirsiniz.

Mısır halkı özellikle Tahrir Meydanı gibi Kahire’nin önemli merkezlerinde sabahlara kadar sokaklarda. Mart ayında sıcaklığın 38 dereceyi bulduğu Kahire’de hayat gece başlıyor. Nil’in kenarındaki büyük otellerin ışıltısı ve sokaklardaki aydınlık, tüm zorluklarına rağmen bu ülkeyi sevmek icin yeterli bir sebep. Türkiye’den farklı olarak Mısır’da Cuma günleri resmi tatil ve Pazar günleri devlet dairelerinin açık olması şaşırılacak bir durum değil. Mısır’da bulunduğunuz süre içinde bürokratik işlemleriniz süresince bukra inşallah (yarın inşallah) sözcüklerini duymaya hazırlıklı olmalısınız. Devlet dairelerinde gereğinden fazla çalışan kişi sayısı, yetersiz bilgisayarlar nedeniyle isminizin dosyalar arasında dakikalarca aranması ve yavaş hareket eden insanlar arasında imza için koşturmanız, Türkiye’de yıllarca yaşanan problemleri hatırlatıyor. Ancak bürokrasideki bu yavaşlık trafikte tam tersi bir hal alıyor ve karşıdan karşıya geçmek dahi bir mücadeleye dönüşebiliyor. Kahire caddelerinde kuralsız bir şekilde araba kullanan sürücüler için yollar bir pistten farksız. Metro’ya ve mikrobasa binerken ve hatta inerken yaşanan karmaşayı tanımlayan en iyi kelime ise ‘hurra’. İçinde bulunduğunuz otobüs birden geri geri gidebilir ve mikrobasın 17 yaşındaki şoförü akan trafikte ters yönde ilerleyerek size ufak çaplı bir heyecan yaşatabilir. Trafik ışıklarının çok yaygın olmadığı ülkede aslında düzensizlik içinde var olan bir düzen var. Mısır'a ilk geldiğinizde gördüğünüz her şeyi eleştirebilirsiniz, ancak bu ülkede yaşamak istiyorsanız bu ‘düzenin’ parçası olmak zorundasınız.

Ancak her şeye rağmen sıradan bir Mısırlı için Kahire hala dünyanın merkezi ve trafik keşmekeşinden bir an olsun uzaklaşmanın en iyi yolu, otellerin ve gazinoların etrafını sardığı Nil’i gece ışıkları arasında seyretmek. Gelecek yazılarda siyasi ve ekonomik durumuna da değineceğimiz Mısır, tarihi ve siyaseti birlikte yaşayabileceğiniz bir ülke. Bir zamanlar Araplar için dünyanın annesi sayılan Kahire ise tüm zorluklarına rağmen Ortadoğu’yu kendine meslek edinen herkes için görülmesi şart olan yerlerden bir tanesi.

Serpil AÇIKALIN, Kahire

sacikalin8@gmail.com
24 Mart 2008, Pazartesi

Hiç yorum yok: